İdrar kaçırma çok uzun yıllardır olan ve kadınları derinden etkileyen sosyal bir problemdir. Bir çok hastalıktan farklı olarak bu hastalar hayatlarını devam ettirirler hastalık hayati tehlike oluşturmaz ama sosyal hayatı çok ciddi bir şekilde kısıtlar. Bunun sonucunda çoğu hastada ciddi anlamda depresif problemler ortaya çıkar ve bu depresyon hali idrar kaçırma ya da asosyal olmayı arttırır. Örnek vermek gerekirse bir bayanın çok sık idrara gitmesi, idrarını tutamaması ve kaçırması nedeniyle pazara gitmesi, alışverişe gitmesi ve arkadaşlarıyla buluşması gibi aktiviteleri neredeyse tamamen ortadan kalkar. Örneğin bir otobüse binmeye kalktığında veya sinemaya gittiğinde, yolculuğa çıktığında başlangıçta ilk aklına gelen en yakın en yakın tuvalet nerede sorusu olur.
Bir çok kadın ped kullanarak bu problemi gizlemeye çalışır ya da insan içine çıkmaktan kaçınır. İdrar kaçırmaya gelince, bu tabuyu yıkmak aslında oldukça basit ama idrar kaçırmayı anlamak için uzman bir hekim, bir üroloji uzmanı tarafından değerlendirilmek gerekir çünkü idrar kaçırmanın temelde iki farklı modeli vardır. Bir tarafta sürekli idrara gitme, tutamama, ani sıkışma hissi ki bunu tetikleyen hastalıklar genellikle kronik iltihabi durumlar, şeker hastalığı, bazı başka sistemik hastalıklar, biyolojik hastalıklar olabilir.
Hatta altında yatan çok ciddi kansere varan hastalıklar olabilir. Bir diğeri ise idrar geldikten sonra öksürme, aksırma ve oturduğu yerden kalkma gibi karın içi basıncı arttıran durumlarda idrarı tutamama hadisesidir. Bunu genellikle tetikleyen şey ise menopoza girmek, çok doğum yapmış olmak veya bazı özellikle o bölgeye ait ameliyatlar geçirmek mesela rahimin alınması gibi bazı cerrahi girişimler sonrası bu ortaya çıkabilir.
